23 Haziran 2017 Cuma

Umutlu Günler Hep Bizim!

Siz de kimi zaman bir 10 yıl sonraki halinizi düşündüğünüz oluyor mu? Sahi ömür verildiği sürece nerede,nasıl ve kimlerle yollarımıza devam edeceğiz..Ne tuhaf hissiyate büründürüyor bu durum insanı. O yüzden içimde bir umutsuzluk oluştuğu anda kendimi bir sonraki günlerime hazırlıyorum. Her şeyin tam da istediğim şekilde gerçekleşeceği ve benim olmasına olanak verdiğim anlara dönüştürüyorum hayatımı. Çünkü insan istediği sürece kendi yolunu çizer, kendi biletini kendi keser. Unutuyoruz çoğu zaman bunu. Kısmet ,kader işlerine bırakıyoruz ve o şekilde sürükleniyoruz. Gayretsiz kısmet yolu gözükür mü?
Güneşin doğuşu sırasında gökyüzünde bıraktığı görsellik beni hep kendi içimde sorgulatır hayatı. Hepimiz bu güzelliğe aynı şekilde gözlerimizi açıyoruz. Yani bunu görebilmek gerçekten kendi benliğimizde.Gökyüzünün rengi sana da bana da aynı renkte, güneşin sıcaklığı hepimize aynı ..Biz farklılaştırıyoruz gerçekten. Biz engel koyuyoruz güzellikleri görmeye.Perde indiriyoruz ve sadece şikayet ediyoruz. Memnuniyetsizliğimizi her geçen gün arttırıyoruz.Çünkü şükretmeyi bilmiyoruz. Çünkü bunun hikmetine inanmıyoruz.Ya da inanmak istemiyoruz. Ama ben bu şekilde hayatımı mutsuz etmeye pek niyetim yok. Seninde olmasın. Çünkü kesinlikle hak ediyoruz!
En istediğim şeylerin olmadığı zamanlarda isyan etmeyi bıraktım mesela. Daha güzellerinin karşıma çıkacağına inanmaya başladım. Çünkü her şerrin başka hayırlara kapı açacağına inancım tam. Bazen faniliğin akışına kendimi bıraktım bazen bakiliğin. İkisi de bazen beni çok mutlu etti bazende çok düşündürttü. Ancak sorgulatmayı öğretti. Hem bu hayatı hem sonsuzluğu. En iyisi yaşamaya ve şükretmeye tam gaz devam edelim. Nefes aldığın bu hayat senin için var.Ve yaşamak istediğin düzeni kurmak sadece senin elinde. Bu kadar bize  hak verilirken kullanmayı bilemiyorsak vay halimize. Güzel günlerin ve umutla beklediğin  hayallerin hep en sürekliliğiyle devam etsin olur mu ? Kendine güzel davran ve güzel bak!

Büşra Tonyalı: Network Gücünü Kullanarak Staj Nasıl Yapılır?

17 Ağustos 2016 Çarşamba

Hazırlık Okusam mı Okumasam mı ?








Biz üniversite öğrencilerini ikilemde bırakan bir konudur  : Hazırlık okunmalı mı ?
Tabi sanki hazırlık sınavını geçmek çok kolaymış gibi birde kararsız kalma aşamalarımız ne denli mantıklı bilemiyorum. Ancak olduda gerçekten İngilizce seviyenizden emin olmayıp ve bu aşamada kararsız kalma durumundaysanız işte bu yazım size !





Varsa elinizde azıcık  bir mola alabilirim !

Lise hayatından , üniversite sınavlarından sonra koca bir yük üstünüzden kalkmış gibi görünsede bence insanın kendini resetlemeye her zaman ihtiyacı var.   Hazırlık dönemleri bu anlarda ilaç gibi karşınıza çıkıyor. Bence bölüme geçmeden mutlaka uğranması gereken bir yer :)

Sosyal hayata atılmak istemez misin ?

Hazırlık zamanımda yoğun şekilde toplulukların , kulüplerin içerisinde  buldum kendimi . Gerçek anlamda sosyal farkındalığınızı bu dönemlerde üst seviyeye çıkarmanız mümkün. Her ne kadar erken yaşta olmuş olmasada bir şekilde sorumluluklarınız daha da kendini gösteriyor ve bundan keyif alıyorsunuz.

Çevrenizi genişletme zamanı geldi de geçiyor !

Arkadaş ortamından tutun hocalara , hocalardan tutun çalışanlara .. Network ağınızı artırma oluşumlarına asla dur demeyin . Öncelikle hazırlık sınıflarında bildiğiniz üzere farklı bölümlerden öğrenciler oluyor. Haliyle tam da bu zamanda sadece kendi alanınızla sınırlı kalmayıp bölüm dışı arkadaşlıklarla karşılaşıyorsunuz. Ve gerçekten hem eğlenceli hem de sağlam dostluklar dahi kurabilirsiniz.  Farklı memleketlerden , farklı inançlardan  insanlar.. Kendimizi işte tam da böyle zamanlarda keşfedebiliyoruz.

Öyle yada böyle bir dil eğitimi var ucunda !

Bunu dememin sebebi hazırlıkta verilen dil eğitimini herkes aynı şekilde alamaz , öğrenemez . Kimileri çok zor bulur kimileri çok kolay . Gerçekten değişiyor kişiden kişiye..  Ama kim olursa olsun istekli , meraklı  ve çabalayan her öğrencinin sınavları geçeceğine imzamı atarım. Her şeyi eğitim sisteminden beklemek zaten bizi geriletir. Karşılıklı olması lazım. Bunları söyleyen Büşra'nın haziran sınavına dahi giremediğini biliyor musunuz ? Bilin bence .. Övünülecek bir tarafı tabi ki yok !! Ancak bu beni 3 ay tatilimi İngilizce'ye ciddi anlamda ayırmama vesile oldu. Ve eylül sınavında geçebilme lüksünü yaşadım :)   '' Ya aslında çokta zor değilmiş hani '' diyebileceğim durumu tattım vallahi . Bir havalar bir havalar .. Neyse konuyu saptırmayayım . Şunu da söylemekte yarar var . Koca bir sene bize verilen eğitimlerle girdiğim sınavın alakası yoktu. Çünkü sınav sistemini bizim dönemimizde değiştirdiler.  Ben derste öğrenmedim ki bu şekilde sınavda nasıl uygulamaya koyayım ? Ve emin olun bu daha zor ve daha iç karartıcıydı . Sonra vay efendim sizin zamanda kolaydı falan derseniz bozuşuruz  . Kolay diye bir şey yok . Zor diye de bir şey yok. Başarmak için çalışmak var  , azim var ..

1 sene kayıp değil , kazanım !

Genelde en çok duyduğum laf bu . Hayır asla böyle düşünmeyin. Kayıp olanı da kazanımı da siz yaratırsınız. Yani hep söylüyorum tamamen size bağlı. Hazırlık zamanlarında sadece dil öğreneceğim diye kasmak yerine ufkunuzu açmaya çalışın . Buna yönelik faaliyetler edinin. Ya da  dil öğrenmeyi daha eğlenceli hale getirin .  İşinde gücünde olan insanların kurduğu cümlelere dikkat etmiyor musunuz ? '' Üniversite zamanlarına geri dönmek isterdim .'' Gerçekten bunu hep diyorlar. Yaşamak lazım , yaşamak. 100 kere hazırlık eğitimi almıyorsunuz . Tabi ki üniversiteyi yaşayın diyoruz da sınavlardan kalın bir daha okuyun demiyoruz . 1 sene yeter . Fazlasını önermiyoruz  !


Bu bahsettiklerim sadece genel bakış açısı . Bunun yanında aslında normal hayatta yaptığımız ( sohbetler , gezmeler , keşifler.. ) her şeyi  hazırlık zamanında daha sık yapabilme imkanı var. Sakın yok demeyin ! Sanki hiç gezmediniz tozmadınız .. Asla '' hazırlıkta yatılır '' cümlelerine tabi ki kanmayın . Bu da yanlış . Yatmak isteyen her koşulda yatar zaten . Burada amaç yararlı ve geliştirici şekilde seneyi kapatmak .  Kendi açımdan düşündüğümde geriye dönmek istediğimde  asla pişman olduğum şeyler yok şu anda . Hazırlığı da , şu 2 senelik bölüm maceramı da doyasıya yaşadım . Fazla aktif oldum , kapasitem hala dolmaya müsait gerçi .Evet az kalsın hazırlıkta kalma durumunu yaşamak üzereydim ancak zamanımı çalışmaya verdiğimde bu sorunu da geçtim. Bu bile heyecan katmıştı hayatıma  . Düşündüğümde hala vay be diyorum .  Neyse demem o ki  kendinizi verdiğinizde ve öğrenmeye endeksli olduğunuzda hazırlık eğitimi mutlaka size bir şeyler katacaktır . Ama katarken biraz daha sosyal hayatınıza da yön verebilme imkanlarınız çoğalıyor. İşte bu kısımlar için size gerçekten öneriyorum. Okuyun derim ! Ancak hiç gerek yok dil eğitimimi başka bir şekilde hallederim diyorsan tabi ki size kalmış. Bölüme geçtiğinizde de  dediğim sosyal hayatı yakalayabilirsiniz. Tercih sizin .Ne olursa olsun kesinlikle ileride özlemini çekeceğiniz arkadaşlıklar , anılar  , hocalarla arandaki samimiyet , bazen anaokulunda gibi hissetmiş olduğun ancak yine de çok eğlenceli bir o kadarda bazen sinir olduğunuz bazen çok güldüğünüz aktiviteler .. Hepsi çok değerli , özel .

Yaptığınız seçimler umarım sizi pişman etmez ve iyi deneyimler  :)







4 Ağustos 2016 Perşembe

Staj Yapmanız İçin 6 Neden !

 
   Hepimizin beklediği , planlar içerisinde kendimizi kaybettiğimiz zamanlardır yaz tatilleri.. Kimimiz en özenli şekilde tatil arayışlarına girerken  bazılarımız ise  verimli geçecek kariyer kapılarını aşındırır.  Ya da her ikisini gerçekleştirenler de var elbette . Ki en olmasını istediğimiz seçenektir bu. Hem tatil hem kariyer  ! E daha ne olsun :)


   Peki her şey kulağa hoş geliyor da staj yapmak neden bu kadar önemli  ? Öncelikle benim gibi oturmaktan yahut tatil havasından çabuk sıkılan haliniz varsa bence bulunmaz bir tecrübe kapısı. Çünkü koca yaz tatili bunu gerçekleştirebileceğiniz en büyük fırsat zamanlarıdır.

  

1) En büyük deneyim alanı  

Tecrübe , tecrübe ,  tecrübe ..  Evet belki de en çok duyulan cevaptır bu. Çünkü okul hayatından kopmadan  iş hayatını tadabileceğiniz ; ofis , masa , takım çalışanları arasında yer edinip kendinizi iş hayatına hazırmış hissine kapılma duygularına girebileceğiniz harika zamanlardır . Staj yapacağınız alanda ihtiyacınız olan pratikliği yaşayarak ve öğrenerek uygulamaya koyabilirsiniz .




2)  Bir adım öndesiniz 

Belki de üç adım ya da daha fazla ..  Dinlenmek yerine ayaklarınız çalışmak için gidiyorsa  eğer onun meyvesini en çok siz alırsınız . Ya erken ya da geç . Ama mutlaka kazanımlarınız olacaktır . İş görüşmelerinde heyecanla anlatacağınız  deneyimler , sizi işverenlerin gözünde level atlatabilir .


3)  İleride çalışmak istediğiniz koşulları önünüze sunar 

Hepimizin temennisi mutlu olabildiğimiz işi yapmaktır . Her sabah uyandığımızda '' yine mi ya '' kaprisleriyle değil de  daha enerjiyle yapabileceğimiz işlere koşturmak kimin gayesi değil ki ?  Bunun içindir ki staj zamanları ; hangi işi nerede , nasıl bir ortamda yapabileceğimizin keşfini  ortaya çıkartır . Kendinizi bu alanda sorgulamaya başlarsınız. Öğrenciyken bunu sorgulamak ve araştırmak bize büyük bir lütuf. Mezun olduktan sonra her şey geç olabilir  ve zaman kaybıdır .  İstediğiniz ve beklentilerinizin olduğu kariyer seçeneğini staj zamanlarında geç olmadan , hala şansınız varken , yeni hedef alanları kendinize belirleyebilirsiniz .



4)  Çevrenizi genişletir  

Farklı bir çalışma ortamına giriyorsunuz ve bu sizin bağlantılarınızı güçlendirir.  Bıraktığınız izlenim sizin keşfedilme olanağınızı artırır. Ve unutmayın bu izlenim ileride mezun olduğunuz zaman sizi personel adayı kaynağı olarak geri döner.  Yöneticiler stajyerlere daha ılımlı yaklaşır ve gözlerine girdiğiniz an ,  mezun olduktan sonraki sancılı iş arayışlarından biraz daha sıyrılabilirsiniz .


5) Sizi sorumluluk sahibi yapar !

 Daha yeni çalışma hayatına giriş yapıyorsunuz ve angarya dediğiniz işler önünüze gelecektir . Boş vermişlik hissine kapılıp kendinize yazık etmeyin  . Çünkü işin mutfağından başlamak en sağlamı. Sizden çok büyük yüklerin altına girmenizi kimse beklemez zaten . Bu noktada uğraştığınız bir fotokopi çekme olayı bile aslında sizin sorumluluğunuzu geliştirir .



6) Sağlam referanslar 

Rekabetin gün yüzünden eksilmediği bu piyasalarda ,  sizi bunun parçası yapacak olan kaliteli referanslara sahip olabilirsiniz .Stajınızı ne kadar kurumsal  yerlerde yaparsanız referansınız da sağlamlaşır .



21 Temmuz 2016 Perşembe

Yolculuğumuz Gebze Teknik Üniversitesi !

Sınav sonuçlarının açıklanmasını beklemekten daha heyecanlı bir durum varsa o da muhakkak ki üniversite tercih zamanlarıdır.  Hayatınızın tamamıyla yeniden şekilleneceği bir tercih dönemi..  Mutlaka her üniversitenin kendini tanıtan kısa filmlerini , reklamlarını , afişlerini görüp  kafanızın bir kenarına not etmişsinizdir. Ama sizce hangi üniversite neye göre  sizi etkiler ?  Sosyal ortamı , başarı düzeyi , bulunduğu şehri yani pek çok nitelikleri hep gözümüzün önünde dolaşır durur. Ama bu tatlı telaşları yaşamak bence elinize geçebilecek en güzel şey !  Gel gelelim benim şu anda içerisinde olmaktan keyif aldığım üniversitemi kendi açımdan tanıtmaya ve benim kararsız tercihlerimin beni nasıl  bir yola sürüklediğine.. Başlıyoruz :)

Hayallerinize ulaşmak için mi üniversite yolculuğuna çıkıyorsunuz yoksa aldığınız puana göre neresi tutarsa hesabına mı yöneliyorsunuz ? Bence bu en önemli nokta.  Ben biraz hayal biraz puan karışımı bir tercih dönemi geçirdim. Genellikle biz öğrenci adayları özgürlüğümüzü yaşamak için şehir dışında bulunan üniversitelere yönelme eğilimliyiz. O yüzden üniversite araştırmalarına başlarken İstanbul , Ankara gibi büyük şehirleri göz önünde alıp daha sonra Marmara Bölgesi'ndeki üniversiteleri incelemeye başladım . Gebze'de oturuyorum ve bu bölgeyi seçerken aile faktörüm en ön plandaydı . Hele de babanızın tek kızıysanız sizi uzaklara pek gönderme niyetleri yoktur :) Lise hayatımda gittiğim  üniversite gezileri  beni hep gaza getirmiştir çalışmak için .  Hep özel üniversitelere götürmüşlerdi ve en son devlet üniversitesi olan eski ismiyle Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü'ne son gezimizi tamamlamıştık. Ancak şaşırtan tarafı şudur ki Gebze'de olmasına rağmen yaşadığım şehirde bu üniversiteyi hiç birimizin duymamasıydı. İsminden dolayıdır ki ''  2 yıllık üniversitedir  ''  diye tahmin ederek gittik '' 4 yıllık  ( bir de hazırlığı eklersek 5 ) üniversite '' olduğunu öğrenerek kampüsten çıktık.  O zamanlar kampüsüne hayret etmiştim ve büyük olduğu için yürümekten ziyade servislerle binalara gidip geliyorduk . Okulu gezme fırsatımız pek olmadı bölümleri ziyaret ettik , yemeklerimizi yedik ve ayrıldık .  Üniversitede Fizik okuyan bir kız öğrenci bizle okulu tanıtmak için ilgileniyordu ve o an bende üniversitede mutlaka tanıtımlarda yer alacağıma dair kendime bir şekilde söz verdim . Çünkü üniversiteler öğrenciler tarafından sizlere aktarıldığında daha çok isteğiniz artıyor  . Akademisyenlerin anlattıklarıyla öğrencilerin sizlere anlattıkları daha farklı . Çünkü bir taraf okulun başarı tarafını anlatırken diğer taraf sizi daha cezbeden sosyal tarafını anlatıyor . Sonra araştırmalara başladım . İnternet aracılığıyla okulun sitesine girdim ve kampüsünü , hocalarını , başarı ölçeklerini daha çok incelemeye başladım . Ve bu kadar kaliteli bir okulun , yaşadığım ilçede  , bırakın ilçeyi ülkemizde çok az ses getirmesi beni üzmüştü . Çünkü ilçe ismiyle üniversitemiz var ve bunu bilmemek biraz kötü :) Tercihlerimin 4.sırasına yerleştirdim Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nü ve hiç çıkacağını düşünmeden yazdım . Çünkü sayısal ağırlıklı bir üniversite ve  sözel anlamda sadece İşletme Fakültesi mevcuttu. Yani bu okulda okumam için sadece İşletme Bölümü'ne tercih yapmam gerekiyordu. Ve işin ilginç tarafı diğer tercihlerimde işletmeye yönelik bir alan seçmedim . Çünkü İşletme Bölümü benim pek ilgi alanıma girmiyordu . 
Ve tercih sonuçlarının açıklandığı o geceye gelelim  !  Heyecanla ve ellerim titreyerek kaç kere kimlik numaramı yanlış yazdığımı hala hatırlıyorum . Ankara çıkacaktı bundan emindim çünkü . 3.tercihimdi . Ve ana sayfanın açıldığı  o an !! Büyük harflerle sanki gözüme sokarmış gibi yazılan okul ismi ! '' GEBZE YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ '' . Ve ben sevinsem mi üzülsem mi diye düşünürken babamın beni telefonla arayıp  durumumu sorması .. Söylediğimde çok mutlu oldu çünkü yine yanında olacaktım çünkü emin ellerdeydim hem okul hem yaşam olarak .  Biraz çekinceli olarak hazırlık sınavı için okula gittiğimde ve hocaların ilgisini o an gördüğümde kampüsü de iyice dolaştığımda aslında korkulacak bir şey olmadığını ve bana şans getireceğine emin olmaya başladım . Derken okul başladı ve kendimi kulüplerde , çeşitli faaliyetlerde buldum. Çok hızlı gelişti çünkü okulun kampüsü çok büyük olsa da öğrenci mevcudu o kadar çok değildi .Lisansüstü eğitimin verildiği yerdi daha çok . Ancak bunun dezavantajını hiç bir şekilde yaşamadım aksine avantajını fazlasıyla gördüm. 
Şimdi size tercih yapmadan önceki düşüncelerimle şu anda ki yaşadıklarımdan bahsetmek istiyorum.  En fark yaratacak nokta isim değişikliği . GEBZE TEKNİK ÜNİVERSİTESİ  olduk ve bu bence pek çok yeniliği beraberinde getirdi .  Şu anda ilçemde okulumu bilmeyen yok ve '' 2 yıllık mı okuyorsun ? '' diyen yok . Çünkü okul tanınmaya başlanmış  ve başarılarıyla listelerde ilk 10 a giren bir üniversite. Daha sonrasında şu anda 3.sınıf öğrencisiyim ve bu zamana kadar okulun tanıtımlarında hep yer aldım . Lisedeki öğrencilere  burayı sevdirmek ve burada ne kadar şanslı olduğumu hissettirecek olayları ve okulu anlattım . Hepsi ilgiliydi ve hepsi okulu çok beğendiklerini söylediklerinde daha fazla tat aldım .  Okulun etkinliklerinde , projelerinde gönüllü olarak yer almaya çalıştım ve hala çalışmaktayım . Bu bana yeni fırsatlar getiriyor ve önüme sunuyor. Bence üniversite tam anlamıyla fırsat avı. Kendinizi nerede görmek istiyorsanız gerçekleştirme alanı. Çünkü bütün imkanlar üniversite tarafından sizin elinize sunuluyor gerisi size kalıyor.   Diğer bir değişiklik bizlere değer veren ve demin bahsettiğim her türlü imkanı sağlayan , arkamızda duran ve bir tık maille hemen geri dönüş alabileceğiniz bir Rektör'ün başınızda olması . Bence diğer bir fırsat kapısı da bu. Çünkü hangi projeyle kapısını çalsam yahut görsem her zaman destek vermesi  ve dikkatle sizi dinlemesi sizin öz güveninizi adeta tavan yapıyor :) Daha farklı düşüncelere girerek daha güzel işlere imza atıyorsunuz.  Ve okulumuzda düzenlenen her türlü etkinlikler  sizi kalbinizden vuruyor diyebilirim. Kulüplerimiz olsun okulumuz olsun hepsi kaliteli işler önünüze sunuyor ve network ağınızı geliştirecek hiç aklınıza gelmeyen hiç kapısından içeriye giremeyeceğinizi düşündüğünüz  pek çok şirketin üst düzey çalışanlarıyla bire bir görüşme avantajını yakalayabiliyorsunuz . Eğitim noktasına değinirsem  kendi alanımı bana sevdiren ve iyi ki İşletme Bölümü'nde okuyorum dedirten hocalara sahipsiniz. Kapılarını çaldığınızda '' girin '' sesi duyduğunuz , vakitlerini size harcamaktan memnunıyet duyan,   akademik yönden başarıları kanıtlanmış hocalarınız her daim yanı başınızda.  Sıcak bir kampüs hayatı ve bu sanayi şehrinden kaçıp doğaya kendinizi atabildiğiniz bir alan. Ne eksiği var diye düşündüğümde kafamda hiç bir eksiklik göremiyorum. Çünkü ben buraya sadece okumak için geldim ve daha fazlasını bularak , kendimi daha geliştirerek ve şu anda çok büyük projelerde kendimi kanıtlamış halde yoluma devam ediyorum. Dediğim gibi hayallerinize ulaşmak için üniversite büyük bir nimet . Ancak Gebze Teknik Üniversitesi daha da büyük bir şans . Sağlam adımlarla , eğlenceli arkadaş ortamlarıyla ,  kendinizi geliştirmek ve ilerletmek yönünde sertifikalı eğitimlerle , sosyal ortamıyla , teknik gezileriyle ,  hayranlıkla ders çalışmak için koşuşturacağınız devasa kütüphanesiyle , üniversite başarı sıralamaları açıklandığında övüneceğiniz okulunuzla  , sizlere sunulacak burs ve staj imkanlarıyla ve  daha yazamadığım  aklınıza gelemeyecek pek çok özellikleriyle sizleri başarı merdivenlerine tırmanmanızda yardımcı olacak ve hayallerinize ulaşmak için adım attıracak en önemlisi kendinizi burada keşfedeceğiniz bu ortamda bulunmak için çok uzakta değilsiniz . Azıcık ötenizde İstanbul sınırlarında Gebze Teknik Üniversitesindeyiz ! 


15 Temmuz 2016 Cuma

Bu Zamanda Bir Film İyi Gider !

Bu sıcak havalardan dolayı evde kalıp oturmayı tercih edenlerden misiniz ?  Bazılarınızın sesini duyar gibiyim . Özellikle de beyaz tenliyseniz vay halinize ! Dışarı çıkmak bir zulüm oluyor kendimden biliyorum .Hiç canınızı sıkmaya gerek yok.  Kahvenizi kapıp gelin . Çünkü bugün benim köşe filmlerimden olan birini sizinle paylaşmak istiyorum. Hangisini tavsiye etsem diye karar vermekte güçlük çekerken heyecanın doruklarına ulaşmanız için  '' Shutter Island '' yani '' Zindan Adası'' nı tavsiyelerimin ilkine koymak istiyorum. İzleyenleriniz mutlaka vardır . Her ne kadar sonu istediğim ve beklediğim gibi olmasada  adrenaline göre müzik seçimleri harika !

 Gel gelelim Martin Scorsese'nın yönetmenliğini üstlendiği bu devasa gerilim filminin  konusunu anlatmaya.. 

 Filmde , Massachusetts'te suç  işlemiş tehlikeli akıl hastalarının tedavi gördüğü  Shutter  Adası isimli bölgede yer alan  hastaneye , bir hastanın ortadan  kaybolmasıyla ilgili soruşturma için iki polis memurunun gitmesi ve sonradan gelişen esrarengiz olaylar aktarılıyor . Gittiklerinde kendilerini şiddetli bir kasırganın ve mahkumların ayaklanmasının tam  ortasında bulurlar.  Burada karşılaştıkları isyan tablosu ve çığırından çıkan işler bu davayı gittikçe zora sokacak  , zamanla rüya ve gerçek arasındaki sınırlar zorlanacaktır .  Usta yönetmen Scorsese nin Dennis Lehane'nin ünlü romanından sinemaya uyarlanan filmin baş rolünde yönetmenin gözde oyuncularından Leonardo Di Caprio olması ise diğer bir göz alıcı  nokta. Filmin sonunu tabi ki söylemeyeceğim. Bazı yerlerinde ' nasıl yani ya ! ' tepkisini vermeniz mümkün . En iyisi daha fazla konuşmadan izlemeye başlayın. Daha önce izleyenler için ileri ki zamanlarda başka   film önerileriyle geleceğim. Benden kaçış yok .

Leonardo  Di Caprio ve  Emily Mortimer'in oynadığı bu filme bakalım kaç puan vereceksiniz  . İyi seyirler  şimdiden.

NOT : Kahve ve çikolatalarımızı almayı unutmayalım  :)

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Tatili Sevmeyenimiz Var mı ?

Okulların tatile girmesine en çok sevinenlerden biri de benim muhakkak. Koca bir yılın sonunda dinlenmek benim de hakkım moduna geçmiş bulunmaktayım. Size şimdi benim  genelde hep gitmekten tat aldığım  alternatif ( ne de olsa ücreti babamdan çıkıyor ) bir tatil köyünden söz etmek istiyorum. Genelde bizim uğrak noktamız . Nedir burası diyenlere hemen söylüyorum '  İhlas Armutlu Tatil Köyü ' . Duyanınız vardır . Ama benden de duyun istiyorum. Deniz , havuz , eğlence merkezleri ,  doğa  gibi bir çok özelliği bünyesinde barındıran , Yarımadanın Marmara Denizi'nde son bulduğu en uç noktanın güney sahilinde yer alıyor.Kuzeyinde Yalova , Güneydoğusunda Gemlik , Güneyinde Bursa. Daha ne olsun ! Deniz seferleri ile de ulaşımı kolaylaşmış sizin gelmeniz için her türlü imkanı sağlıyorlar efendim :)) En güzel özelliklerinden biri de kadın - erkek ayrı deniz , havuz imkanlarından yararlanmak .  Tabii karışıkta mümkün . Ve Ünsal Kaptan'ın sahilden anonsları ile meşhur bir yer.  Ünsal Kaptanımız sizi makul fiyatlarla Melekler Adası ( Trilye ) , Gemlik , Mudanya gibi şirin yerlere de götürmek için can atıyor . Yani sadece Armutlu ile sınırlı kalmamanız için imkanlar genişletiliyor. Peki ben 15 günlük süre zarfında burada ne yaptım ? Hemen söylüyorum . Benim gibi uyumayı sevenler buradaysa çok şanslısınız çünkü deniz esintisiyle gayet öğle saatlerine kadar uyuyup kalabiliyorum. Sıcaktan bunalma derdi yok :) Öğleden sonra  deniz sefasını sürerken etrafı izleyip keşfetme rahatlığını bulabilmeniz mümkün . Kitabımı ve kulaklığımı alıp kumlarda güneşlenmekte benim işim .( Dikkat ! Güneşten korunmak için krem , yağ vs. her türlü güvenliği alın ) . Yoksa benim gibi güneşi unutup yanabilme olasılığınız oldukça yüksek . Cesaretiniz varsa denizde ki su aktivitelerinden de faydalanabilirsiniz. Henüz ben tercih etmedim .Güneşin kaybolduğu vakitlerde atv , bisiklet gibi aktivitelerle güzel saatler geçirebilirsiniz. İşte bu benim tercihim !  Sonrasında eğlence merkezinde dilediğince eğlenebilirsiniz ( arkadaş ortamınızla bu anları tatmanızı şiddetle tavsiye ederim ) . Aquapark ve Su Dünyası'nı akşamları tercih edenlerdenim. Ve saate bakmaksızın gece yürüyüşleri sohbetlerin en tatlı anlarıdır. Çekirdeğinizi alıp uzun uzadıya yürüyüşe çıkma keyfine varın. Ve anlatamadığım pek çok şey mümkün esasında. Amaç vaktinizi en iyi şekilde en güzel en kalıcı haliyle değerlendirebilmek. Biz  tatilden tat almayı bilirsek  bize her yer harika , mükemmel görünür. O yüzden nerede olursak olalım ister evde ister tatil yerlerinde  ister köyde.. Harika bir gün geçirmek pek zor değil. Bırakalım kendi sesimizi dinleyelim , ufak uğraşlarla günün en verimli saatlerini kendimize yaşatalım. Yiyelim içelim boş verin kilo alırım dertlerini. Kendimizi şımartma vakti geldi de geçiyor . Tatilimiz bol gülücüklerle geçsin . Daha 9 günlük Kurban Bayramı tatili var . Bence yeni planlarımızı hazırlama vakti hızlı şekilde geliyor.  Boşaltılan bavulları tekrar hazırlama anları gelsin çatsın .İyi Tatiller  :)